4 Mart 2012 Pazar

Seninle

      Adımlarımı atarken aklımda tek bir şey vardı, ona sahip olmak! Ne yapmam gerektiğini biliyordum fakat bu yapabileceğim anlamına gelmiyordu. Yavaş yavaş akşam oluyordu bu da günün cesaret verici ışığının kaybolması anlamına geliyordu. Küçüklüğümden beri güneş ışığını hep yakın dostum, sırdaşım ve koruyucu meleğim olarak görmüştüm. Dolayısıyla bu işi akşam yapmaktan hiç hoşnut değildim fakat başka seçeneğim yoktu O böyle istemişti. Onunla buluşacağımız gülhane parkına doğru yürürken herşeye rağmen kendimi tutamadım ve kokular yayarak ilerleyen mısırcıdan bol sütlü bir mısır aldım. Parkta oturduğumda kulağımda John Mayer’in “Waiting on the world the change” isimli parçasıyla sakinleşmiş önümdeki büyüleyici doğa ve boğaz manzarasını izliyordum, sanki bugün sıradan bir günmüş gibi. Karşımda O’nu gördüğümde nasıl davranmam gerektiğini bilemedim, bir insan yirmi yıldır görmediği babasına ne der ki? Merhaba baba, Tuncay bey... Neyse ki ben birşey yapmak zorunda kalmadım.
-    Merhaba ben baban Tuncay
      Kelimeler hala dün gibi kulaklarımda. Ne kadar da kolay kendini baban olarak tanıtmak tamamen yabancı birine... Ağzımdan çıkan kırık bir merhaba ve ardından gelen uzunca, “Üzgünüm, hayat şartları, annenle anlaşamadık, seni görmek istedim ama olmadı, hayır sorun tabii ki para değildi, ben her zaman seni tanımak istedim” gibi bahaneler, bahaneler. Benimse verdiğim cevaplar; "sizin bileceğiniz iş, ben benim sizse tamamen bir yabancı, beni benimle bırakın, bunca yıl sonra benden kızınız olmamı beklemeyin o tren kalkalı çok oldu...” Yoksa bu yabancı adamın gözlerinde gördüğüm hüzün haleleri miydi? Gerçekten üzülmüş müydü? Sanırım hayatta hiçbirşey karşılıksız kalmıyor. Karşımda çökmüş, hayatı boyunca yaptıklarının pişmanlığını omuzlarında taşıyan bir adam oysa onun karşısında başarılı bir üniversite öğrencisi, güzel ve kendine güveni tam hayatının baharında bir genç kız. Çok geç kaldınız bayım çok geç... Onun üzüldüğünü gördükçe kendimi tutamıyor, sözlerimle Tuncay’ı yaralamaya devam ediyorum, adeta yirmi yıl içerisinde kaçırdığı şeyleri bir çırpıda göstermek, yaptığı hataları yüzüne vurmak istiyordum. Yaklaşık iki saatlik bir konuşmadan sonra tam kalkacakken asıl gelme sebebimi hatırladım “Ona sahip olmak!” ve sordum;
-    Tuncay bey annemin doğuma girerken size saklamanız için verdiği üstünde benim ve annemin baş harflerinin olduğu bileziği bana vermenizi istiyorum.
Sanırım bunu soracağımı tahmin etmişti. Çekinerek bileziği bana uzattı. Bileziği aldıktan sonra gözlerimin dolduğunu göstermemek için arkamı döndüm ve ağır adımlarla gecenin karanlığına doğru ilerlemeye başladım. Üzgün olduğumu görmemeliydi ne de olsa ben hayatının baharında güçlü bir genç kızdım, bütün gece bu rolü oynamamış mıydım? Hayat bana adil davranmamıştı, önce babamı sonra annemi almıştı elimden, çok kez döndüm hayatın ince kıyılarından aklımda hep tek bir düşünce annem beni bunun için yetiştirmedi, onu hayalkırıklığına uğratmamalıyım. O gece ki yangından sonra elimde annemden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Aylarca gelemedim kendime ta ki bu gece gibi karanlık sessiz bir gece de telefonum çalıncaya ve O’nun sesini duyuncaya kadar ve şimdi bu gece elimde bana kalan tek hatıra olan bu bilezikle yürürken biliyorum ki annem benimle, içimde. Senin için  yürüyeceğim hayatın dar yollarında ve sana ulaşacağım o yolun sonunda.
     

7 yorum:

  1. Anlatım açısından akıcı ve güzel bir deneme olmuş. Biraz daha genişletebilirdin bile. Çünkü bence konu buna müsait. Yani kahramanın psikolojisinin etraflıca ele alınmasından söz ediyorum. Ama bu haliyle de güzel bir deneme olmuş. Yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim düşüncelerin için, yazdığım denemelerde dikkate alacağım.

      Sil
  2. Daha onceki denemenle asagi yukari benzer bir yorum olacak ama hikayenin icerisine baya baya cekilmeye hissettigim anda bitmesi cok fena oluyor. Nasil oldugu konusunda sadece cok basarili demem her seyi ozetler sanirim. Keske devami olsa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim :) daha uzun olanları da ekleyeceğim yakında.

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. emeğine, hayal gücüne sağlık canım, çok can alıcı bir konu seçmişsin. genişlemeye, dallanıp budaklanmaya çok müsait, ama çok çabuk bitti, keşke biraz daha olsa da okusaydık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım, yakın sürede daha uzunları ekleyeceğim umarım beğenirsin.

      Sil