25 Şubat 2012 Cumartesi

Kırmızı Kafalı Dahi Çocuk!


Youtube'da John Mayer'in canlı performanslarını dinlerken yan tarafta gördüğüm Ed Sheeran - A team adlı parçaya tıklamam ile Ed Sheeran maceram başlamış oldu. Bakalım sizlerde benimle birlikte aynı maceraya çıkıp aynı duyguları paylaşacak mısınız? Ed Sheeran - A team adlı video'yu görünce verdiğim tepki;
- Aaa! Ed Sheeran kim ki? Neyse tıklayalım bakalım... 


- Sözler, sözler ne kadar güzel? Acaba bir parçalık bir şarkıcı mı ki? Dur bakiyim şu Ed Sheeran - Lego House adlı video'ya da bir bakayım...


- Aaa! Rupert Grint değil mi o? İnanmıyorum! Birbirlerine ne kadar çok benziyorlar! Ayrıca şarkı çok güzel. Gitar ve vokaller çok güzel olmuş. Tamam, tamam şarkılar ve klipler emek harcanmış güzel yapımlar ama canlı nasıl ki? Birazda canlı dinleyeyim. ( o esnada ilk dinlediğim şarkı hemen aklıma kazınmıştı ve ister istemez mırıldanıp duruyordum.)


     Ed Sheeran'ın canlı performanslarını da izledikten ve yaklaşık 2-3 saat aralıksız Ed Sheeran dinledikten sonra kararımı çoktan vermiştim. Cidden iyi bir müzisyenle karşı karşıyaydım. Büyük bir heyecanla Ed Sheeran'ı araştırmaya başladım. Bakalım neler buldum?

     Ed Sheeran 1991 doğumlu ingiliz bir şarkıcı ve söz yazarı. Erken yaşlarda gitar çalmaya başlamış. Müzikal olarak en çok etkilendiği isim olarak tabir ettiği Damien Rice'ın konserine ilk gittiğinde 11 yaşındaymış ve ertesi gün hemen söz yazmaya başlamış. Gittikçe müziğine daha da bağlanan Ed, daha sonraları beat boxing elementini de müziğine eklemiş ve kendince farklı bir tarz ortaya koymaya başlamış. 16 yaşına geldiğinde artık daha fazla tecrübe kazanması gerektiğine inanarak Londra'ya taşınmış. 2009 yılında kendi kendine James Morrison'un 200 konserlik rekorunu kıracağına söz vermiş ve bu rekoru kırmakla kalmamış aynı zamanda da toplamda 314 konser vermiş. Konserden konsere giderken çantasında sakladığı albümü elden ele satmış ve Londra'nın pahalılığında yaşayabilmek için arkadaşlarının evlerinde kalmış. Burada araya girerek ne kadar etkilendiğimi belirtmek istiyorum. Konser vermekten çekinmeyen ve kendini eski usul yöntemlerle insanlara tanıtmaya çalışan bir müzisyenin hikayesini en son ne zaman duymuştuk? Ben hatırlayamıyorum, ya siz? Neyse efendim konumuza geri dönelim. 2010 yılında Rapçi Example, Ed'in internet üzerinde ciddi miktarda beğenilen video'sunu görmüş ve Ed'i sürdürmekte olduğu tur'da açılışı yapması için çağırmış.  Tur'un bitiminden sonra Ed, Los Angeles'a uçak bileti almış fakat sırf uçak bileti almış diye de sanmayın ki orada onu bekleyen konserler veya yapımcılar var aksine şansına güvenmiş ve müziğini geliştirmek için Amerika'ya gitmesi gerektiğini anlamış ve arkasına bakmadan yola çıkmış. Amerika da çok meşhur olan "Mic Night" 'lara katılmış ve bir gün Jamie Foxx'un sahip olduğu bar'da söylerken Foxx, Ed'i görmüş ve ona istediği kadar evinde kalmasını ve kayıt stüdyosunu kullanmasına izin vermiş. Ed, İngiltereye döndüğünde Atlantic Records ile anlaşma imzalamış. Ve nihayet Ed artık kontratlı bir müzisyen olmuş.




     Ed'in çıkış albümü "+" (artı) 12 eylül 2011'de Atlantic Records tarafından çıktı. Bence uzun zamandır bu tarzda çıkan en iyi albümlerden. Baştan sona komple bir müzisyenin elinden çıktığını belli eden, içten sözler ile gitar ve Ed'in sesi üzerine kurulmuş çok iyi bir albüm +. Şarkıların içeriklerini yeni ayrılmış olduğu uzun süreli ilişkisi üzerine yazmış. Hala bu genç yaşında bu kadar olgun sözleri nasıl yazdığını anlayabilmiş değilim, Saygılar Ed Sheeran!


    Ve gelelim, Brit Awards'a; Ed Sheeran'ın bu önlenemez çıkışı ve emeklerinin meyvesi Brit Awards ile taçlandırıldı. Ed o gece iki ödül aldı; ingiliz En iyi Erkek şarkıcı (British Male Solo Artist) ve ingiliz en iyi çıkış yapan şarkıcı (British Breakthrough Act). Aynı zamanda o gece Lego House adlı şarkısını da canlı olarak söyledi;


     Önümüzde kariyerinin henüz başında olan fakat bu kadar başarıya rağmen ayakları hala yere basan bir müzisyen var. En azından artık yeni bir evi var ve arkadaşlarında kalmak zorunda değil! Sanırım benim onu bu kadar sevmemde, günlerdir aralıksız albümünü dinlememde ve kısa sürede onunla bu kadar bağlanmamda müziği için eski yöntemlerle savaşmış olması ve müziği için yaşaması var. Ed Sheeran diğer müzisyenler gibi allanıp, pullanıp önümüze konmuş bir kutu bebeği değil. O, normların dışında yer alan, giyimiyle kuşamıyla beklenini yapmayan biri. Örneğin bir konserinde bir anda karar veriyor ve dinleyicilerininde izin vermesiyle onların ortasında ki bir masanın üstüne çıkarak bütün konseri akustik bir şekilde veriyor. Keşke o büyülü anda orada olabilseydim. Ed Sheeran farklı ve farklı olduğu kadar da iyi bir müzisyen. 

Eee... Hadi ne duruyorsunuz, Ed Sheeran'ın müziğini açın ve kendinizi onun büyüsüne bırakın. Bana sonra teşekkür edersiniz :)

    

6 yorum:

  1. Bende sanirim su an senin o ilk sag tarafta gordugun durumdayim. Kesfedilmeyi bekleyen bir yetenek oldugu etkileyici hikayesinden belli ama senin anlatis stilin ve konuya harika girisin bu kesfetme arzusunu beslemede bir o kadar etkili olmus :) Ilk firsatta dinleyecegim elbet, tesekkurler bu guzel tavsiye icin :)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Tolgacım. Senin görüşlerin benim için çok önemli umarım beğenirsin ve zevkle dinlersin.

    YanıtlaSil
  3. Esas ben tesekkur ederim. Yani keyifli bir yazi okursun ve "evet bu bana ne kadar yakin kaleme alinmis" dersin ya, ben daha parcalari dinlemeden bunu hissettim. Seninkiler de benim icin cok onemli ve evet bu da bugune kadarkiler gibi bundan da ayni tadi alacagimi biliyorum simdiden..

    YanıtlaSil
  4. Gizemcim merhaba!Blogun çok güzel olmuş,ellerine sağlık.Ayrıca Ed Sheeran'a da bayıldım bu arada! Hemen favorilerime ekledim ve şarkılarını araştırmaya başladım bile:)

    YanıtlaSil
  5. @Kitap Kurduyum Ben Teşekkür ederim Canancım senin gibi tecrübeli bir blog yazarından bunu duymak çok güzel!

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel . Favori şarkın hangisi? ^^

    YanıtlaSil