30 Aralık 2011 Cuma

Stefan Zweig - Satranç

         Kitabın önsözünde de bahsedildiği gibi Zweig bu eserini eşiyle beraber intiharından kısa bir süre önce bitirmiş. Bu ruh halini, git-gelleri sıkça eserin içinde görüyoruz. Beni en çok çeken ise bu git-gellerin anlatılmasındaki detaylar, tasvirler, duygu yoğunlukları oldu.
          Zweig öykü içerisinde satranç metaforuyla daha farklı konulara parmak basıyor. Kitabın içerisinde yer alan iki ana karakter var. Biri Czentovic; herkese tepeden bakan, satranç şampiyonu Czentovic ile "Hitler" arasında satır aralarında da rastlayabileceğiniz bir bağlantı var. Diğer ana karakterimiz ise; Dr.B; aylarca Gestapo tarafından işkenceye uğramış, bir "Hiçliğin" ortasında bırakılmış olan Dr.B kitabın içerisinde hep insancıllığıyla ön plana çıkan ve bu yönüyle de Czentovic'e tamamen ters yaratılmış bir karakter. Belkide Dr.B karakteriyle S.Zweig bizleri kendi iç dünyasına davet ediyor. Aynı zamanda yazar yarattığı Dr.B karakteriyle kendi içinde olduğu bunalımları, umutsuzluklarını, yaşadığı ikilemleri bizlere anlatıyor. Bunun en güzel kanıtı ise benim halen unutmadığım ve büyük ihtimalle uzun süre aklımı kurcalamaya devam edecek olan;
"siyah olan ben, beyaz olan ben'in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu." cümlesinde gizli.
           Yazarın muhteşem karakter psikanalizleri, yazarın yaşadığı dünyayı anlatırken kullandığı büyüleyici betimlemeleri ve doğru kelime seçimleriyle ve en önemlisi "Satranç" metaforuyla ortaya koyduğu bu muhteşem yetmiş sayfalık öykü mutlaka okunması gereken bir başyapıt.Eğer imkanınız varsa bu büyüleyici öyküyü bir solukta okumanızı tavsiye ederim. Benim yazardan okuduğum ilk kitap fakat son olmayacağı kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder